Başlık: The Haunting of Arip: Bir Maden ve Kefaret Masalı
Arip ve Agugn'ın büyüdüğü küçük köyde, doğaüstü masallar sabah sisi kadar yaygındı. Ancak, hiçbir şey onları katlanmak üzere oldukları üzücü deneyime hazırlayamazdı. Arip kendini tekrar tekrar Mbah Sukemo olarak bilinen hayaletin büyüleyici güçlerine maruz kalan ürpertici bir mülkiyetin kavrayışında buldu. Arkadaşı Agugg ile birlikte, ruhlarla sayısız karşılaşma ve Memedi'nin ürkütücü varlığı ile karşılaştılar, ancak hiçbiri Arip'in çilesi kadar kişisel ve dehşet verici değildi.
Arip'in durumu kötüleştikçe, sadece perili değil, tam olarak sahip olduğu anlaşıldı. Başka bir dünya varlığı tarafından devralınma hissi eziciydi, onu izole ve umutsuz bıraktı. Köylüler susturulmuş tonlara fısıldadı, dualar ve çareler sundular, ancak hiçbiri Mbah Sukemo'nun onun üzerindeki tutucusunu kıramazdı.
En karanlık saatlerinde Hope, Rukiyah olarak bilinen eski bir ritüel aracılığıyla bir çözüm sunan Mbah Sukemo'nun kendisi şeklinde geldi. Gizemle örtülmüş ve gücü için saygı duyulan bu ritüel, ARIP'i işkenceden kurtarmak için son şanslarıydı. Havada devam eden soru, bu ritüelin Arip'i eski benliğine gerçekten geri yükleyip geri getiremeyeceği idi.
Rukiyah ritüeli, Mbah Sukemo'nun büyülüşmelerle ve ruhları Arip'teki tutuşlarını serbest bırakmaya çağırmasıyla gece örtüsü altında başladı. Ritüel doruğa ulaştığında hava gergindi. Arip nihayet hayatını tüketen mülkiyetten kurtulur mu?
Tutmanın son yankıları geceye girerken, Arip'in cesedi hareketsiz düşmeden önce son bir kez sarıldı. Köylüler nefeslerini tuttular, ritüelin başarılı olup olmadığını görmek için beklediler. Yavaş yavaş, Arip gözlerini açtı ve sonsuzluk gibi hissettiren ilk kez, açık ve onu rahatsız eden hayalet varlıktan kurtuldular.
Arip'in iyileşmesi, Rukiyah ritüelinin gücünün ve insan ruhunun esnekliğinin bir kanıtıdır. Deneyim onun üzerine iz bırakmış olsa da, geçmişin gölgelerinden uzak bir yaşam sürmeye daha güçlü ve daha kararlı oldu. Arip'in akıl almazlığı sona ermişti, ancak mülkiyeti ve kurtuluşunun hikayesi gelecek nesiller için söylenecekti, yaşayanlar ve aramızda yaşayan ruhlar arasındaki ince perdeyi hatırlatacaktı.